BOŞANMA DAVASI İLE BİRLİKTE TALEP EDİLECEK HUSUSLAR

 


GİRİŞ;

09.04.2021 tarihli yayınımızda boşanma ve boşanma sebeplerine değinmiştik. Eşler evlilik birliğinin çekilmez hale geldiği bir durumda ve bu evliliğin artık  müşterek evlilik hayatını idame edemedikleri ve aralarında yalnızca soyut bir akit kaldığında evliliğin ne taraflar ne de toplum için yararlı bir durum kalmadığında boşanma davası açabilirler.Eşler arasında bir anlaşma var ve şartları da taşıyorsa anlaşmalı boşanma yoluna gidebilir aksi halde boşanma sebeplerinden birine dayanarak çekişmeli boşanma davası açabilirler.

Boşanma davası ile birlikte eşler bazı talep ve tedbir isteklerinde bulunabilir bu yayınımızda bu talep ve tedbir isteklerine değineceğiz.

TALEP VE TEDBİRLER;

1-6284 sayılı Kanun ile şiddete ve kötü muameleye karşı istenebilecek önleyici tedbirler;

Boşanma davası ile birlikte boşanma davası açmakta kararlı olan eş dava açacağı eşinden şiddet görmekte tehdit edilmekte ise ya da bunun gibi kötü durumlar yaşanacaksa 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun ile şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi talebinde bulunabilir ve ilgili kanunun 5.Maddesine göre Hakim tarafından önleyici tedbir kararları verilebilir.

2-NAFAKA;

Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.Nafaka Türk Medeni Kanunun 175.Maddesinde tanımlanmıştır. Nafaka tedbir nafakası, yoksulluk nafakası ve iştirak nafakası olarak ayrılmaktadır.

Tedbir Nafakası, Boşanma davası devam ederken maddi ve ekonomik açıdan zor duruma düşücek taraf için talep edilmesi halinde hakim tarafından hükmedilir. Tedbir nafakası hüküm edilirken kusur durumu araştırılmaz ve müşterek çocuklar için tedbir nafakası hükmedilmesi için müşterek çocukların reşit olmaması gerekmektedir. Tedbir nafakası boşanma davasının kesinleşmesine kadar devam etmektedir.

Yoksulluk Nafakası, boşanma davası sırasında talep edilebileceği gibi Türk Medeni Kanunun 178.maddesine göre boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içerisinde talep edilmesi gerekmektedir. Yoksulluk nafakasının hükmedilmesinde eşlerin mal varlıkları ve ekonomik güçlerini araştırıp buna göre karar verilir. Yoksulluk nafakasının hükmedilmesinde eşlerin kusur durumu önemli olup hakim tarafından değerlendirilmektedir. Yoksulluk nafakasının talep edilebilmesi için talep eden eşin boşanmadan sonra evlilik durumuna göre yoksulluğa düşecek olmasıdır. Yoksulluk nafakasında nafaka alacaklısının evlenmesi ya da ölmesi halinde kendiliğinden yoksulluğun ortadan kalkması, nafaka alacaklısının evlenme olmadan fiilen evliymiş gibi bir başkasıyla yaşama ve haysiyetsiz hayat sürme gibi durumlarda mahkeme kararı ile kaldırılabilir.

İştirak Nafakası, boşanma davası ve sonrasında velayeti kendisine bırakılan eşin müşterek çocuklar için bakım, eğitim ve barınma gibi giderleri için ödenmesi gereken bedeldir. Bu nafaka  daha önce tedbir nafakası adı altında ödenmesine karar verilen nafakanın boşanma ya da ayrılık kararının kesinleşmesi ile birlikte iştirak nafakası şeklinde ödenmesine karar verilir. Türk Medeni Kanunu’nun 329. maddesinde iştirak nafakası talep edebilecek kişiler sıralanmıştır.İştirak nafakası kural olarak çocuğun 18 yaşını doldurması, evlenmesi ya da TMK m.12 göre mahkeme kararı ile ergin kılınması sureti ile son bulur.

3-MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT;

Türk Medeni Kanunun 174.maddesinde düzenlenmiştir."Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir. Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir." şeklinde düzenlenmiştir. 

Maddi ve manevi tazminat talebi kusursuz veya daha az kusurlu eşin diğer eşten talep ettiği tazminatı konu alan bir dava türüdür. 

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 174/2. maddesine göre, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebileceği öngörülmüştür.

Hakim, tazminat miktarını takdir ederken, kusurun ağırlığını, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarını, evlenme şanslarını, ortalama yaşam sürelerini, yaşam seviyelerini ve geçim koşullarını göz önünde tutarak, makul ve herkesçe kabul edilebilir bir miktar belirlemelidir.

Kanun, mevcut veya beklenen menfaatin neler olduğunu göstermemiştir. Mevcut menfaatin belirlenmesinde ölçü, genel olarak evlilik birliğinin eşlere sağladığı yararlardır. Beklenen menfaatler de, evliğin devamı halinde eşlerden birinin diğerine gelecekte sağlaması muhtemel olan çıkarlardır.

Aile birliği, eşler arasında eşitliğe dayanır ( Anayasa m.41 ). Başka bir ifade ile eşler, evlilik birliğinde eşit hak ve yükümlülüklere sahiptir. Eşler, birlikte yaşamak, birbirlerine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar ( TMK.m.185/3 ). Birliği beraberce yönetirler ( TMK.m.186/2 ). Evlilik birliğinin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıklarıyla katılırlar. ( TMK.m.186/3 ) Boşanma halinde eşlerden birinin, diğerine, emek veya malvarlığıyla sağladığı katkı ve desteği yitirmesi, yoksun kalınan bu desteğin maddi değeri kadar mevcut menfaatin ihlalidir. Türk Medeni Kanunu’nun 174/1.maddesinde maddi tazminat talebi için kadın ve erkek yönünden bir ayrım yapılmamıştır ( Hukuk Genel Kurulu’nun 24.10.2007 gün ve E:2007/2-787, K:2007/766 sayılı kararı ). Boşanma sonucu eş en azından diğerinin maddi desteğini yitirecektir.Manevi tazminat, bozulan manevi dengenin yerine gelmesi için kabul edilmiş bir tatmin ( veya telafi ) şekli olup, boşanmaya sebep olan olayların kişilik haklarına saldırı teşkil etmesi halinde manevi tazminata hükmedilir.

Manevi tazminatın miktarının belirlenmesinde ise, kişilik haklarına yapılan saldırının niteliği ve tarafların ekonomik - sosyal durumu dikkate alınmalıdır.

4-MAL REJİMİ VE KATILIM ALACAĞI;

Eşler arasındaki mal rejimlerine ilişkin kurallar Türk Medeni Kanununun 202-281. maddeleri arasında düzenlenmiştir.

Mal rejimi tasfiyesi davası yukarıda da belirttiğimiz gibi boşanma davasının sonucunu takiben açılan ayrı bir davadır. Ancak boşanma davası sonuçlanmadan bir mal rejimi tasfiyesi davası açılmış ise, hakim boşanma davasının sonucunu beklemekle yükümlüdür. Bu yolla zamanaşımı süresi de durdurulmuş olur.

Bu dava belirli bir zamanaşımı süresine tabi olup katılma alacağı boşanma davası sonuçlanıp kesinleştikten sonra 10 yıllık zamanaşımına tabidir.(Yargıtay HGK – 2013/520 k) Bu süreden sonra mal rejimi tasfiyesi davası açmak mümkün değildir.

SONUÇ olarak boşanma davası ve sonrasında boşanma talebinizle beraber yukarıda değindiğimiz talep ve tedbir talebinde bulunabilirsiniz. Hak kaybına uğramamanız için boşanma ve sonrası için bir avukata danışmanızda fayda vardır.

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.