VEKALET SÖZLEŞMESİ



 GİRİŞ;

Vekalet Sözleşmesi, TBK'nın 502 ila 514'ncü maddeleri arasında düzenlenmiştir. Vekalet Sözleşmesi "vekilin vekalet verenin bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlendiği sözleşme şeklinde tanımlanmıştır.

Vekâlete ilişkin hükümler, niteliklerine uygun düştükleri ölçüde, bu Kanunda düzenlenmemiş olan işgörme sözleşmelerine de uygulanır. Sözleşme veya teamül varsa vekil, ücrete hak kazanır.

1-Vekalet Sözleşmesinin Kurulması;

Kendisine bir işin görülmesi önerilen kişi, bu işi görme konusunda resmî sıfata sahipse veya işin yapılması mesleğinin gereği ise ya da bu gibi işleri kabul edeceğini duyurmuşsa, bu öneri onun tarafından hemen reddedilmedikçe, vekâlet sözleşmesi kurulmuş sayılır.

2-Vekalet Sözleşmesinin Hükümleri;

Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir.Vekâlet, özellikle vekilin üstlendiği işin görülmesi için gerekli hukuki işlemlerin yapılması yetkisini de kapsar.

Vekil, özel olarak yetkili kılınmadıkça dava açamaz, sulh olamaz, hakeme başvuramaz, iflas, iflasın ertelenmesi ve konkordato talep edemez, kambiyo taahhüdünde bulunamaz, bağışlama yapamaz, kefil olamaz, taşınmazı devredemez ve bir hak ile sınırlandıramaz.

3-Vekilin Vekalet Verene Karşı Borcu;

  • Vekilin Talimata Uygun İfa Borcu;Vekil, vekâlet verenin açık talimatına uymakla yükümlüdür. Ancak, vekâlet verenden izin alma imkânı bulunmadığında, durumu bilseydi onun da izin vereceği açık olan hâllerde, vekil talimattan ayrılabilir. Bunun dışındaki durumlarda vekil, talimattan ayrılırsa, bundan doğan zararı karşılamadıkça işi görmüş olsa bile, vekâlet borcunu ifa etmiş olmaz.

  • Şahsen İfa, Sadakat ve Özen Gösterme Borcu; Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır.

  • İşin Üçüncü Kişiye Gördürülmesi Hâlinde; Vekil yetkisi dışına çıkarak işi başkasına gördürdüğünde, onun fiilinden kendisi yapmış gibi sorumludur. Vekil başkasına vekâlet vermeye yetkili ise, sadece seçmede ve talimat vermede gerekli özeni göstermekle yükümlüdür. Vekâlet veren, her iki durumda da vekilin kendi yerine koyduğu kişiye karşı sahip olduğu hakları, doğrudan doğruya o kişiye karşı ileri sürebilir.

  • Hesap Verme Borcu; Vekil, vekâlet verenin istemi üzerine yürüttüğü işin hesabını vermek ve vekâletle ilişkili olarak aldıklarını vekâlet verene vermekle yükümlüdür. Vekil, vekâlet verene tesliminde geciktiği paranın faizini de ödemekle yükümlüdür.

  • Edinilen Hakların Vekalet Verene Geçişi; Vekilin, kendi adına ve vekâlet veren hesabına gördüğü işlerden doğan üçüncü kişilerdeki alacağı, vekâlet verenin vekile karşı bütün borçlarını ifa ettiği anda, kendiliğinden vekâlet verene geçer. Vekilin iflası hâlinde vekâlet veren, bu alacağın kendisine geçmiş olduğunu iflas masasına karşı da ileri sürebilir. Vekâlet veren, vekilin kendi adına ve vekâlet veren hesabına edinmiş olduğu taşınır eşyanın iflas masasından ayrılarak kendisine verilmesini isteyebilir. Vekilin sahip olduğu hapis hakkından iflas masası da yararlanır.
4-Vekalet Verenin Borçları;

Vekâlet veren, vekâletin gereği gibi ifası için vekilin yaptığı giderleri ve verdiği avansları faiziyle birlikte ödemek ve yüklendiği borçlardan onu kurtarmakla yükümlüdür. Vekil, vekâletin ifası sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini vekâlet verenden isteyebilir. Ancak vekâlet veren, kusuru bulunmadığını ispat ederek bu sorumluluktan kurtulabilir.

4.1-Birlikte vekâlet verenlerin ve birlikte vekillerin sorumluluğu;  Bir kişiye birlikte vekâlet verenlervekile karşı müteselsil olarak sorumludurlar. Vekâleti birlikte üstlenenler, vekâletin ifasından müteselsil olarak sorumludurlar ve yetkilerini başkalarına devir hakları olmadıkça, vekâlet vereni, ancak birlikte yaptıkları fiil ve işlemleriyle borç altına sokabilirler.

5-Vekalet Sözleşmesinin Sona Ermesi;

Tek taraflı sona erdirme, Vekâlet veren ve vekil, her zaman sözleşmeyi tek taraflı olarak sona erdirebilir. Ancak, uygun olmayan zamanda sözleşmeyi sona erdiren taraf, diğerinin bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür.

Ölüm, ehliyetin kaybedilmesi ve iflas hali,  Sözleşmeden veya işin niteliğinden aksi anlaşılmadıkça sözleşme, vekilin veya vekâlet verenin ölümü, ehliyetini kaybetmesi ya da iflası ile kendiliğinden sona ermiş olur. Bu hüküm, taraflardan birinin tüzel kişi olması durumunda, bu tüzel kişiliğin sona ermesinde de uygulanır.

Vekâletin sona ermesi vekâlet verenin menfaatlerini tehlikeye düşürüyorsa, vekâlet veren veya mirasçısı ya da temsilcisi, işleri kendi başına görebilecek duruma gelinceye kadar, vekil veya mirasçısı ya da temsilcisi, vekâleti ifaya devam etmekle yükümlüdür.

Vekilin sözleşmenin sona erdiğini öğrenmeden önce yaptığı işlerden, vekâlet veren ya da mirasçıları sözleşme devam ediyormuş gibi sorumludur.

YARGITAY 13. Hukuk Dairesi 2016/18987 E.  , 2019/6704 K. Sayılı Kararı;

Davalı vekaleten işlem yaptığı satışta satış bedelinden sorumlu olduğu kadar, adına hareket ettiği davacının zararına satış gerçekleştirilmesi söz konusu olmuşsa davacının bundan doğan zararından da sorumludur.Bu ilke ve kurallar altında somut olaya bakıldığında, celbedilen kayıtlara göre davacıya ait aracın davalı ...’a verilen vekaletname doğrultusunda 3.şahsa satışının yapıldığı resmi kayıtlardan anlaşılmakta olup, aracı vekaleten satan davalının davacı araç sahibine karşı TBK. md.508., mülga B.K.md. 392/1 maddesi gereğince hesap verme yükümlülüğü vardır. Davalı ... satışa konu bedeli davacıya ödediğini ispat etmekle yükümlüdür. Dava konusu olayda, ispat yükü davalı-vekilde olup, davalı tarafından vekaleten satışı yapılan aracın bedelinin davacıya verildiği yasal delillerle ispatlanamamıştır. Dava değeri itibariyle olayda tanık da dinlenemez. Hal böyle olunca, mahkemece, açıklanan ilkeler doğrultusunda vekilin hesap verme yükümlülüğünün bulunduğu gözetilerek hasıl olacak sonuca uygun şekilde karar verilmesi gerekirken, dinlenilen tanık beyanlarına itibar edilerek yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. 

YARGITAY 13. Hukuk Dairesi 2017/4047E., 2019/6669  K. Sayılı Kararı;

Dava, vekâlet sözleşmesine dayanılarak yapılan taşınmaz satışı ve kullanılan maaş hesabından kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Davacının, davalıya 12.04.2004 tarihinde vekaletname verdiği, davalının da bu vekaletnameyi kullanarak davacı asile ait taşınmazı dava dışı üçüncü bir şahsa sattığı ve davacı asile ait maaş kartını kullanarak hesapta bulunan maaşı çektiği dosya kapsamı ile sabittir. Vekâlet sözleşmesinin en önemli unsurları arasında, vekilin talimata uygun hareket etme borcu, özen borcu ve hesap verme borcu gelmektedir. Vekalet sözleşmesinde vekilin hesap verme borcu vekalet sözleşmesinin kurulmasıyla birlikte doğup, işin vekil tarafından yürütülmesi sırasında ve sona ermesinde de devam etmektedir. BK.nun 392.maddesi (TBK. 508. maddesi) hükmü gereğince vekil, talep üzerine yaptığı işin hesabını vermeye ve müvekkili nam ve hesabına edindiği her şeyi iade etmeye, iade edinceye kadar da almış olduğu şeyleri saklamaya zorunludur. Bu nedenle de vekilin aldıklarını geri verme borcunda zamanaşımı vekalet sözleşmesi sürdükçe işlemez. Bir başka deyişle iade borcunda muacceliyet, vekilin hesap vermesi veya sözleşme ilişkisinin bitmesi ile başlar. Nitekim Hukuk Genel Kurulu'nun 2011 tarih ve 2011/13-161 esas ve 2011/276 karar sayılı ilamı da bu yöndedir. Somut olayda, davalı vekil hesap verme yükümlülüğünü davanın açıldığı 04.02.2013 tarihinden önce yerine getirdiğini ispat edemediğinden zamanaşımının başlangıç tarihinin davanın açıldığı tarih olduğu ve davanın zamanaşımı süresi içerisinde açıldığının kabulü gerekir. O halde, mahkemece, bu husus gözetilmeksizin, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

2-Kabule göre de, Dava konusu edilen alacaklar için taşınmazın satış tarihi olan 13.04.2004 tarihi maaş hesabından çekilmiş olan paralar bakımından ise bu paraların bankadan çekilme tarihlerine göre faiz talebinde bulunulmuş ve mahkemece de bu tarihler esas alınarak hüküm kurulmuş ise de, Borçlar Kanununun 101/1 maddesi (T.B.K. 117/1. maddesi) hükmüne göre “muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarı ile mütemerrit olur." O halde, mahkemece davalın temerrüde düştüğü tarihler belirlenerek, temerrüt tarihinden itibaren, şayet bu hususta bir ihtar mevcut değil ise dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi kabul şekli bakımından usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

İş bu yayın TBK'nın vekalet sözleşmesine ilişkin hükümleri özetlenerek meydana getirilmiştir.

AV. MİKAİL YAĞIZ

Kaynakça;

  1. YARGITAY 13. HD. E. 2016/18987 K. 2019/6704 T. 28.5.2019
  2. YARGITAY 13. HD. E. 2017/4047 K. 2019/6669 T. 28.5.2019

Blogger tarafından desteklenmektedir.