YABANCI MAHKEMECE VERİLMİŞ BİR BOŞANMA KARARI OLMASI HALİNDE, KARARIN TANIMA VE TENFİZİ YAPILMADAN MAL REJİMİNİN TASFİYESİ DAVASI AÇILABİLİR Mİ?



 YABANCI MAHKEMECE VERİLMİŞ BİR BOŞANMA KARARI OLMASI HALİNDE, KARARIN TANIMA VE TENFİZİ YAPILMADAN MAL REJİMİNİN TASFİYESİ DAVASI AÇILABİLİR Mİ?


Tanıma tenfiz davası, yabancı ülke mahkemesinde verilen bir kararın ülkemizde de geçerli olabilmesi ve varsa icrai nitelikteki kısmının da Türk Makamları tarafından uygulanabilmesini sağlayan dava türüdür.

Yabancı mahkeme kararlarının Türkiye’de sonuç doğurabilmesi için Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 52 ve devamı maddeleri gereğince Türk Mahkemelerine tanınması ve tenfizi zorunludur. Bu sebeple yabancı mahkemece verilmiş boşanma kararının tanınması, mal rejimi davasının görülebilmesi için ön koşuldur.

 “Her ne kadar Avusturya Josefstadt Mahkemesi’nin verdiği boşanma kararı 04.12.2003 tarihinde kesinleşmiş ve verildiği ülkede kesin delil ve kesin hüküm olarak kabulü sonucunu doğurabilmekte ise de, kararın Türkiye’de uygulanabilmesi ancak bir tenfiz kararı verilmesi halinde mümkün olabilecektir (MÖHUK m. 50). Ne var ki ortada tenfiz edilmiş bir karar söz konusu değildir. Bu husus eldeki davanın görülebilmesinin ön koşulunu oluşturmaktadır. Çünkü davacı Yurdagül aynı zamanda Türk vatandaşıdır. Saptanan bu hukuki ve somut olgular karşısında tarafların boşanmalarına ilişkin bulunan yabancı mahkeme kararının yetkili ve görevli Türk Mahkemesi tarafından tenfizine karar verildiği ileri sürülüp kanıtlanmadığı gibi bu konuda açılmış bir dava da söz konusu olmadığına göre, davanın görülebilirlik koşulu olan mal rejiminin sona ermesi somut olayda gerçekleşmemiştir. Yabancı mahkemece verilen boşanma kararı yetkili Türk Mahkemesince tanıma veya tenfiz kararı verildiği takdirde Türk Hukuku bakımından hukuki sonuç doğurur.·Yabancı kararla ilgili tanıma veya tenfiz kararı verilmedikçe veya bu yönde açılan dava reddedildiği takdirde o karar, Türkiye’de Türk Hukuk Sistemi açısından hukuki sonuç doğurmaz ve taraflar boşanmış sayılmazlar. O halde tarafların evliliği Türk Hukuku açısından halen devam etmekte olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.” Yargıtay 8. HD., 24.10.2011., 2010/7122 E., 2011/5363 K.

 

Açılmış bir tanıma ve tenfiz davası varsa, bu davanın sonucu mal rejiminin tasfiyesi davasında bekletici mesele yapılması, tanıma tenfiz davasının olumlu sonuçlanması halinde, taraf delillerini değerlendirilerek sonucuna göre işin esası ile ilgili olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmalı, davanın olumsuz sonuçlanması halinde ise davanın görülebilirlik koşulunun gerçekleşmemesi nedeni ile işin esasına girilmeksizin davanın reddine karar verilmelidir.

 Boşanma kararının tanınması, mal rejimi davasının görülebilmesi için ön koşul olduğundan, mahkemece öncelikle yabancı mahkemeye ait boşanma ilamının tanınmasına ilişkin herhangi bir tanıma veya tenfiz kararı bulunup bulunmadığının araştırılması gerekmektedir.


“Dosyada yapılan inceleme ve karar düzeltme dilekçesine ekli nüfus kayıt örneğindeki açıklamalardan, tarafların yabancı mahkeme kararıyla boşandığı ve nüfus kaydına boşanma şerhi verildiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, yabancı mahkemeye ait boşanma ilamının tanınmasına ilişkin her hangi bir tanıma/tenfız kararı bulunup bulunmadığının araştırılması, mevcut ise getirtilip dosya içine alınması nüfus kaydındaki boşanma şerhine ilişkin dayanak belgelerin ilgili nüfus müdürlüğünden istenilerek dosya içerisine konulması, ondan sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere gönderilmesi için, dosyanın yeniden Mahalli Mahkemesi'ne GERİ ÇEVRİLMESİNE, 06.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”
Yargıtay 8. HD., 06.11.2015 T.,         2015/18970 E., 2015/19872 K.

 

Yargıtay’ın aşağıdaki kararında açılmış olan bir tanıma tenfiz davasının olmamasına rağmen, mal rejimi davasının görülebilirlik ön koşulu olan yabancı mahkemeden verilen boşanma kararının tanıma ve tenfizi için gerekli davanın açılması bakımından davacı tarafa mahkemece süre ve imkân tanınması ve davanın açılması halinde bekletici mesele yapılması gerektiği belirtilmiştir.

“Her ne kadar Münih Asliye Mahkemesi'nin verdiği boşanma kararı 18.07.2002 tarihinde kesinleşmiş ve verildiği ülkede kesin delil ve kesin hüküm olarak kabulü sonucunu doğurabilmekte ise de, kararın Türkiye'de uygulanabilmesi ancak bir tenfiz kararı verilmesi halinde mümkün olabilecektir (MÖHUK m. 50). Ne var ki, ortada tenfiz edilmiş bir karar söz konusu değildir. Bu husus eldeki davanın görülebilmesinin ön koşulunu oluşturmaktadır. Saptanan bu hukuki ve somut olgular karşısında tarafların boşanmalarına ilişkin bulunan yabancı mahkeme kararının yetkili ve görevli Türk mahkemesi tarafından tenfizine karar verildiği ileri sürülüp kanıtlanmadığına göre, davanın görülebilirlik koşulu olan mal rejiminin sona ermesi somut olayda gerçekleşmemiştir. Yabancı mahkemece verilen boşanma kararı yetkili Türk mahkemesince tanıma veya tenfiz kararı verildiği takdirde Türk Hukuku bakımından hukuki sonuç doğurur. Yabancı kararla ilgili tanıma veya tenfiz kararı verilmedikçe veya bu yönde açılan dava reddedildiği takdirde o karar Türkiye'de Türk hukuk sistemi açısından hukuki sonuç doğurmaz ve taraflar boşanmış sayılmazlar. O halde tarafların evliliği Türk Hukuku açısından halen devam etmektedir.

Kararın tenfiz edilmesinde hukuki yararı bulunan herkes tenfiz isteminde bulunabilir (MÖHUK m. 52/1). Kararın tenfizini isteyenlerin Türk vatandaşı olup olmamalarının sonucuna bir etkisi bulunmamaktadır. Kaldı ki, taraflar doğumla Türk vatandaşıdırlar. 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanu-nu'nun 28. maddesi gereğince, izinle Türk vatandaşlığından çıkmış olanlar bu maddede sayılan haklar dışında... Türk vatandaşlarına tanınan haklardan aynen yararlanmaya devam ederler.

Yapılan açıklamalar karşısında mahkemece yapılacak iş; davacı tarafa davanın dayanağını oluşturan yabancı mahkeme kararının tenfizine karar verilmesinin sağlanması için gerekli süre ve imkanın tanınması, açılacak davanın sonucunun beklenmesi, eldeki davanın bekletici mesele yapılması ve tenfiz kararının verilmesiyle ilgili davanın sonucuna göre davanın görülebilirlik koşulu belirlendikten sonra işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekmektedir.”
Yargıtay 8. HH. 18.02.2010 T., 2009/4595 E., 2010/805 K.

Stj. Av. Beyzanur TEKİN                                                                    Av. Mikail YAĞIZ

 KAYNAKÇA

Şıpka, Şükran-Özdoğan, Ayça. Eşler Arasındaki Malvarlığı Davaları. İstanbul: onikilevha, 2017.

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.